nezaret

nezaret
[neza:ret]
阿́ is.
1. 监督, 监视, 监察; 照料, 照看, 照顾; 看管
2. 旧́ 外貌, 样子, 式样: Bu evin güzel nezareti var. 这房子的式样很漂亮。
3. 旧́ (政府)部门, 部: Dahiliye \nezareti 内务部 Maarif \nezareti 教育部
◇ \nezaret altında 在某人监督下, 在某人监视下, 在某人看管下: hekimin \nezareti altında 在医生看护下 -i \nezaret altına almak (受警察的)监视, 拘留, 对某人进行监视 \nezaret altında bulunmak 被监视 \nezaret altında bulundurmak 监视, 监督 -e \nezaret etmek 监督, 监察, 监视: ateşkese \nezaret etmek 监督停火 işçilere \nezaret etmek 监督工人

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Нужен реферат?

Look at other dictionaries:

  • NEZARET — (Nedâret) Tazelik. Parlaklık. Letafet NEZARET{ (T) (Nazar. dan) Bakmak, seyir, bakış. * Nâzırlık etmek. Göz etmek. * Tenezzüh. * Reislik. * Vekillik, nâzırlık, bakanlık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • nezaret — is., Ar. neẓāret 1) Bakma, gözetme, gözetim 2) huk. Gözaltı 3) Nezarethane Zaptiye nezaretinde temiz bir dayaktan sonra hepimizi bir yere sürdüler. R. N. Güntekin 4) esk. Bakanlık 5) esk. Görü Birleşik Sözler nezarethane Atasözü, Deyim ve… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nezaret etmek — denetlemek, bakmak Sevincimi belli etmemek için tekerleklerin çıkarılmasına hâlâ nezaret ediyorum. A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nezâret — (A.) [ ترﺎﻈﻥ ] 1. nazırlık. 2. gözetme …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • nezaret — denetim; gözetim; bakanlık …   Hukuk Sözlüğü

  • KAVVAM — Nezaret ve muhafaza eden kimse. İşlerin mes uliyetini üzerine alıp iyi idare eden …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • Stammesschule (Osmanisches Reich) — Das Schulgebäude, Foto von 1892 oder 1893 Die Stammesschule (osmanisch ‏مكتب عشيرت همايون‎, İA Mekteb i ʿAşīret i Hümāyūn, „Großherrliche Stammesschule“) war eine osmanische Schule, die am 21. September 1892 von Sultan …   Deutsch Wikipedia

  • bakanlık — is., ğı 1) Bakan olma durumu, vekillik, nezaret, vekâlet 2) Bakanın yönetimi altındaki kuruluşların bütünü, nezaret, vekâlet 3) Bu kuruluşların bulunduğu yer Birleşik Sözler başbakanlık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • görü — is. 1) Görme yetisi 2) Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret Buranın görüsü geniş. 3) fel. Dolaysız kavrama, birden kavrama Birleşik Sözler hoşgörü içgörü öngörü sağgörü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözaltı — is., huk. Birinin, güvenlik kuvvetleri tarafından belli bir yerde belli bir süre alıkonulması, gözetim, nezaret Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gözaltına almak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözetim — is. 1) Gözetme işi, nezaret Din ve ahlak eğitimi devlet gözetim ve denetimi altında yapılır. Anayasa 2) Himaye 3) huk. Gözaltı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gözetime almak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”